30 Ağustos 2009 Pazar

TEPEDEN TIRNAĞA HAMİLELİK

Tepeden tırnağa hamilelik

Hamilelik sadece rahminizin içerisindeki kıymetli varlığı dünyaya geleceği güne hazırlamaktan ibaret değildir.

Bir yandan bebeğiniz büyüyüp gelişirken, sizin vücudunuz da tepeden tırnağa bu olaydan etkilenir. Saçlardan ayak tırnaklarınıza kadar vücudunuzun hemen hemen her yerinde bir takım değişiklikler meydana gelir.

Bu değişimlerin çoğu ise bebeğinizi dünyaya getirmenizden sonra büyük oranda kaybolur.

1- SAÇLAR
Pek çok kadından şu cümleyi duyarsınız: Hayatımda saçlarım hamileliğimde olduğu kadar uzun ve gür hiç olmamıştı.

Yakınlarda doğum yapmış pek çok kadından da şu cümleyi duyarsınız: Hayatımda böyle saç dökülmesi görmedim!

Tüm bu değişimler normaldir. Saç uzaması ve dökülme miktarı doğumdan sonra altı ay içerisinde normal döngüsüne kavuşur.

Hamilelikteki hormonlar normal saç dökülmesinin gecikmesine neden olur. Bu da saçlarınızın her zamankinden gür olmasına elbette (bakınız `kadın 1´)... Ancak doğumdan sonra; normalde çoktaaan dökülmüş olması gerekirken halen başınızda beklemekte olan saç kılları ne yazık ki dökülmeye başlar (bakınız `kadın 2´).

Hamilelikte ve doğum sonrasında sağlıklı saçlara sahip olmak içinse öncelikle bol bol meyve-sebze tüketmeniz gerekiyor. Bundan başka; saçlarınızı biraz daha nazik hareketlerle taramanız, saç kurutma makinesini çok yüksek ısıda çalıştırmamanız ve toka, bigudi, maşa gibi saçınızı hırpalayacak şeylerden kaçınmanız da iyi olacaktır.

Baba adayına not: Tüketilen meyve-sebzenin saç sağlığına katkı yapması için hamile olma veya yakınlarda doğum yapmış olma şartı aranmıyor!

2- BEYİN
Hamileliğinizin son aylarına geldiniz ve konsantre olmakta, günlük konuları hatırlamakta ve bazı şeyleri kavrayıp öğrenmekte zorluklar yaşıyorsunuz. Zihinsel bir yavaşlama ve hafıza zayıflığından muzdaripsiniz. Bu durumun kalıcı olmasından ve önemli aksaklıklara yol açmasından korkuyorsunuz.

Endişelenmeyin sadece beyniniz küçüldü!

Hamile kadınların beyinlerinin MRI taraması ile incelendiği bir araştırmada hamileliğin son üç ayında beynin küçüldüğü görüldü. Ancak bu sizi korkutmasın. Çünkü bu geçici bir durum ve doğumdan sonra en geç 6 ay içerisinde beyin eski büyüklüğüne geri dönüyor...

Ayrıca uzmanlar bu küçülmenin beyin hücrelerinin kaybedilmesinden değil, hücrelerin hacmindeki değişimlerden kaynaklandığı görüşündeler.

Bazı araştırmalar da hamileliğin son döneminde konsantrasyon, kısa süreli hafıza ve öğrenme yeteneğinin ciddi biçimde bozulduğunu gösteriyor.

Hormon değişimlerinin etkili olabileceği düşünülse de, anne adaylarındaki bu zihinsel değişimlerin nedeni kesin olarak belirlenmiş değil. Ancak fiziksel bakımdan son derece rahatsızlık verici bu son dönemde yaşanan uyku sorunlarının bu zihinsel bulanıklığı artırabileceği düşünülüyor.

Doğumdan sonra anne adayının hamileliğe bağlı fiziksel sıkıntılarından kurtulması ile belirli bir rahatlama sağlanıyor. Beyin ise doğumdan sonra en geç altı ay içerisinde eski büyüklüğüne dönüyor.

Baba adayına not: Müstakbel annenin arkasından telefonunu, saatini, anahtarını toplamaya; vitaminini unutmaması için elceğinizle içirmeye; randevularını hatırlatmaya; gözlüğünün buzlukta değil gözünde olduğunu, tv kumandası ile annesini arayamayacağını, markette kredi kartı yerine kartvizit kullanmaya başlamadıklarını söylemeye devam... Tüm bunları bebekli günlere hazırlık antrenmanı olarak düşünün.

3- GÖZLER
Hamilelikte şişen sadece karnınız değil! Vücudunuzun su tutulumundaki artış ve hormonların etkisiyle vücutta genel bir şişkinlik meydana gelir. Elbette gözler de bundan nasibini alır!

Uzmanlar hamilelik sırasında göz korneasında da şişkinlik oluştuğunu olduğunu belirtiyor. Elbette bu da gözün ışığı kırmasını etkileyerek, mevcut gözlüklerin yetersiz kalmasına veya sağlam gözlerin görme sorunları yaşamasına neden oluyor.

Endişelenmeyin, hamilelikte meydana gelen diğer pek çok değişimde olduğu gibi, gözleriniz de doğumdan sonra büyük olasılıkla eski haline gelecek.

Baba adayına not: Anneciğin gözleri bozulabilir dedik ama o kadar da değil... Hayır, marketin öbür ucundaki sarışının plaj şemsiyesi olduğuna inanmaz!

4- CİLT
Hormon değişiklikleri ve bedendeki genel genişleme şanslı bazı kadınların cildinin daha gergin ve ışıltılı görünmesine neden olabilir.

Ancak şanssız çoğunluk için cilt haberleri ne yazık ki o kadar iç açıcı değil...

Genel kan hacmindeki artış ve başta böbrekler olmak üzere tüm organlara kan akışının artması damarlarda daha fazla kan bulunmasına ve yağ bezelerinin salgılarında artışa neden olur. Bu da sivilce oluşumunu kolaylaştırır. Yeni edindiğiniz sivilcelere ilave olarak, hamilelik öncesinden beri mevcut olan siyah noktalar ve çiller de genişler.

Vücudun pigment üretmesine neden olan hormonlardaki artış; yüzde gebelik maskesi denilen kahvemsi veya sarımsı lekelenmeye, göbek altından aşağı doğru inen ve linea nigra adı verilen ince, koyu çizginin oluşmasına ve meme başında, cinsel organın dış yüzeylerinde ve anüs bölgesinde renk koyulaşmasına neden olabilir.

Maalesef gebelik maskesini önlemenin bir yolu yok. Güneş koruyucu kremler kullanmak ve güneş ışığından uzak kalmak bunun etkilerini asgari düzeye düşürebilir.

Karın derisinin gerilmesi kaşıntı ve döküntülere neden olabilir. Ayrıca derinin aşırı gerilmesi cilt çatlaklarına yol açabilir. Diğer pek çok değişimin aksine ne yazık ki cilt çatlakları doğumdan sonra kaybolmaz. Buna karşın birkaç ay sonra kırmızı rengi solarak sedef rengine benzer bir renk alır. Çatlakları kesin olarak önlemenin bilinen bir yolu olmasa da, bol su tüketmek ve cildi düzenli nemlendirmek cilt elastikiyetini artırır, kaşınmaları azaltır.

Doğumdan sonra kaybolmayan bir diğer değişiklik de meme başının etrafındaki renkli bölgedeki renk koyulaşmasıdır. Hamilelikte meme başlarınız ne renk aldıysa, bundan sonra o renkte kalacaklardır.

Baba adayına not: Ne diyelim ki... Siz tüm bu değişikliklerin hiç farkında değilmiş gibi yapın en iyisi...

5- BURUN
Hamilelik sırasında solunum yolları da daha fazla kanlanır ve bu nedenle de daha fazla tıkanır. Bu tıkanıklık burun akıntılarına ya da kanamalarına da neden olabilir. Ayrıca burun içindeki küçük kan damarları artan kan hacmi nedeniyle kolaylıkla hasar görerek burun kanamaları meydana gelebilir.

İkinci trimesterde meydana gelen hormon değişimleri koku alma duyusunu da etkiler. Bu dönemde anne adayının koku alma duyusu son derece hassaslaşır. Bazı uzmanlar mide bulantılarının en azından kısmi bir nedeninin de koku alma duyusundaki bu hassaslaşma olduğunu düşünüyorlar.

Baba adayına not: Burun dokusundaki şişme horlamaya yol açabilir ve ne yazık ki buna karşı yapılabilecek pek bir şey yok... İyi tarafından görmek gerekirse, geceleri horultu yüzünden yaşadığınız uyku bölünmelerini de bebekli yaşama hazırlık antrenmanları olarak görebilirsiniz.

Ne de olsa bebek geldikten sonraki aylar boyunca deliksiz uyku sizin için annenin horlamaya başlamasından önceki günlerde kalan tatlı bir hatıra haline gelecek!

6- AĞIZ VE DİŞLER
Hamilelikteki hormon değişimlerinin etkilerinden ağız ve dişleriniz de nasibini alır!

Hormon dengesindeki ani değişim diş etleri iltihaplanmalarına eğilimli hale gelir. Diş etlerinde iltihaplanma olması durumunda diş etleri şişkin, kırmızı ve kanamalı bir hal alır.

Bulantı ve kusmalar da ağız ve diş sağlığını etkileyebilir. Kusma ağız ortamında asit seviyesini artırdığı için dişlerde aşınma, çürüme, hassasiyet oranını artırır. Bunu önlemenin yolu da ağız ve diş temizliğine özen göstermek. Ancak kusma sonrası ağızda oluşan asidite dişlerin aşınmasına neden olabileceğinden, diş fırçalamayı kusmadan hemen sonra yapmamak gerekiyor. Kusmadan hemen sonra ağzı bol su ile çalkalamak ve ancak 20-30 dakika sonra dişleri fırçalamak daha uygun.

Bebeğin annenin vücudunda bulunan kalsiyumu çektiği ve dişlerini çürüttüğü ise doğru değildir. Bebek kalsiyumu önce tüketilen gıdalardan, sonra da annenin kemiklerinden sağlar. Hamilelik esnasında oluşan çürükler yetersiz ağız bakımı ve diğer faktörlerden kaynaklanır.

Tüm bu sorunları önlemenin en önemli yolu ağız ve diş temizliğini büyük bir özenle yapmaktan geçiyor.

İyi tarafından bakmak gerekirse, düzenli diş fırçalama alışkanlığını hamilelik sayesinde nihayet kazanmanız dünyaya gelecek bebeğiniz için harika bir haber! Bu alışkanlığı doğum sonrasında da yitirmezseniz, bebeğiniz büyürken ona iyi bir örnek olmanız ve diş fırçalama alışkanlığını küçüklükten kazandırmanız mümkün olacak!

Baba adayına not: Her gün en azından sabahları ve akşam yatmadan önce... Dişlerinizi fırçalayın siz de...

7- GÖĞÜSLER
Göğüslerde sızlama, şişkinlik, dokunmaya karşı hassasiyet veya gerginlik hamileliğin ilk belirtilerinden biridir. Bunun nedeni vücudunuzdaki kadınlık hormonlarının artmasıdır.

Hamileliğin ilk dönemlerinde göğüslerde yağ birikir. Süt bezleri büyür. Altı haftanın sonunda göğüsleriniz fark edilir ölçüde büyüyebilir (yaklaşık bir beden veya daha fazla). Hamileliğin ilk üç ayı boyunca göğüsleriniz büyümeye devam eder.

Göğüsleriniz büyüdükçe ve cildiniz gerildikçe kaşıntı ve deride çatlamalar hissedebilirsiniz. Göğüslerde kan hacminin artması cilt altında mavimsi kan damarlarının görünmesine neden olabilir.

Meme başlarının rengi koyulaşır ve büyür. Meme başının etrafındaki koyu renkli alanın (aerola) rengi koyulaşır ve genişler. Aerola yüzeyindeki küçük bezeler kabarır ve inişli çıkışlı bir görünüm oluşur.

Hamileliğin 12-14. haftalarında göğüslerden kolostrum (doğumdan sonra ilk birkaç gün boyunca göğüsleriniz süt üretmeye başlamadan önce bebeği besleyen koyu kıvamlı sıvı) sızıntısı olabilir. Kolostrum sızması kendiliğinden veya göğüslere masaj yapılması ya da cinsel uyarılma durumunda olabilir. Bu durumun sizi endişelendirmesine ise hiç gerek yok. Bunun doğumdan sonra bebeğinizi emzirmeniz üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Bazı kadınlarda da doğum gerçekleşene kadar kolostrum üretimi olmaz.

Baba adayına not: Bu değişikliğin farkında değilmiş gibi yapamayacağınıza bahse gireriz ve şunun şurasında sadece birkaç ay sonra sizden de hevesli biriyle paylaşmak zorunda kalmadan önce, mümkün olduğunca bunun keyfini çıkarmanızı tavsiye ederiz.

8- KALP VE DOLAŞIM SİSTEMİ
Gebelikte kalp ve dolaşım sisteminizde de değişiklikler meydana gelir.

Bizzat gebeliğin kendisi kalp ve dolaşım sistemini zorlayan bir durumdur: Fetusun gelişmesi ile birlikte rahime giden kan miktarının artması, büyüyen rahimin diaframı yukarı iterek kalbi yukarı-öne ve sola doğru döndürmesi, kan damarlarındaki plazma volümünün artmasına bağlı olarak gebeliğin ikinci yarısından sonra fizyolojik bir kansızlık durumunun meydana gelmesi bu sistemdeki önemli değişikliklerdir.

Dolayısıyla, gebelik öncesi sağlıklı bir kadında bu değişimler problem yaratmazken, gebelik öncesi henüz semptom vermemiş gizli kalp hastalıkları belirginleşebilir veya var olan kalp hastalıkları daha kötüye gidebilir.

Daha fazla kanı pompalamak zorunda kalan kalbinizin işi de artar. Bu durum sonucunda kalp atım sayınızda yüzde 20 oranında artış olur. Kalbin atım sayısındaki artışı çarpıntı olarak hissedilebilirsiniz. Bunun da sizi endişelendirmesi gerekmez. Bu çarpıntı, kalbinizin gebelik sürecine uyumunu gösteren normal bir bulgudur.

Çarpıntı bazen kansızlığın habercisi olabilir. Kan miktarınız arttığı için kan yapımı için gerekli demir ihtiyacınız da artar. Bu ihtiyacınızın karşılanmaması da kansızlığa neden olur. Bu durumda solgunluk, yorgunluk, güçsüzlük, baş dönmesi ve sürekli uyuma şikâyetleriniz olabilir. Yapmanız gereken ise bu belirtileri hemen doktorunuza haber vermek ve onun vereceği tavsiyelere uymak.

Baba adayına not: Uykudan başını kaldıramadığı ve sürekli kendini yorgun ve halsiz hissettiği halde bembeyaz suratıyla size dönüp “yok bir şeyim, geçer” diyorsa, hemen kabullenmeyin. Kalp diyoruz, çarpıntı diyoruz... Siz arayın gerekirse doktorunu...

9- SİNDİRİM SİSTEMİ
Mide yanması, hazımsızlık ve kabızlık sindirim sisteminin yavaş çalıştığını gösteren belirtilerdir. Artan progesteron hormonu bağırsakların yavaşlamasına neden olur. Bunun sonucunda da midenizin boşalması daha uzun sürer ve yediklerinizin bağırsaklarda ilerlemesi yavaşlar. Bu da midedeki asidin yemek borusuna kaçmasına yol açarak mide yanması çekmenize ve ayrıca gaz ve kabızlıktan muzdarip olmanıza neden olur. Doğru can sıkıcı ama iyi tarafından bakarsak, bu durum çok önemli bir amaca hizmet ediyor olabilir: Gıdalar sisteminizde ne kadar uzun süre kalırsa içindeki besinler de o kadar iyi emilerek bebeğinize ulaşır!

Mide yanmasını önlemek için azar azar, sık sık...
Tamam, onu söylemiyoruz! Ne şekilde yemeniz gerektiğini biliyorsunuz.

Kabızlığı önlemek veya hafifletmek için bol su, lifli... Yürüyüş...
Pekâlâ, onu da söylemiyoruz...

Biz baba adayına bazı tavsiyelerde bulunalım...

Baba adayına not: Sevgili baba adayı; uzmanlar bol lifli gıda tüketmeyi; yağlı, baharatlı yiyeceklerden uzak durmayı, bol bol su içmeyi, azar azar ve sık sık yemeyi ve haftada en az 3 gün yürüyüş yapmayı hamile ya da değil, sağlıklı yaşamak isteyen herkese öneriyor! Evet, erkeklere de!

Umarız eşinizle birlikte mecburen uyguladığınız bu beslenme şeklini alışkanlık haline getirir ve doğumdan sonra da devam ettirirsiniz...

10- ELLER
Bileklerinizde ağrı, parmaklarınızda uyuşma veya karıncalanma varsa ve kolunuzun üst tarafına veya elinize ağrı saplanıyorsa karpal tünel sendromu adı verilen bir sorunu yaşıyor olabilirsiniz. KTS hormon değişiklikleri ve vücuttaki su tutulumunun arması neden olur. Bilek tendonları gevşer ve koldan ele uzanan medyan sinire baskı yapar. Anne adaylarının yaklaşık %30’unda görülse de bunların neredeyse hepsi doğumdan sonra tamamen geçer.

Tekrarlayan el hareketleri KTS riskini artırır. Dolayısıyla bilgisayar başında veya el hareketleri içeren bir işte çalışıyorsanız sık sık pozisyon değiştirin ve ara vererek ellerinizi dinlendirin. Ayrıca doktorunuz ağrı ve enflamasyonu azaltmaya yönelik tedavi ile bileklik verebilir.

Baba adayına not: Eşiniz en azından evdeyken ellerini dinlendirebilse, iyi olurdu... Bilemiyoruz artık, ağanın eli tutulmaz...

11- GENİTAL ORGANLAR
Gebelikte en çok şikâyet edilen konulardan birisi de vajinal akıntılardır. Hamilelik sürecinde vajinanın doğal florasında ve pH değerinde meydana gelen değişiklikler sonucu akıntı fazlalaşır, enfeksiyona meyil artar.

Vajen asiditesini artmasına bağlı olarak gebelikte vajinal mantar enfeksiyonları sıklıkla gelişebilir. Fazla miktarda sarı, yeşil renkli kötü kokusu olan bir akıntı veya vajinal kaşıntı meydana gelirse bunun mutlaka kontrol edilmesi ve gerekli görülürse ağızdan ilaç veya vajinal fitiller kullanılması gerekebilir.

İdrar kaçırma hamilelikte oldukça sık görülen bir durumdur. Sorunun nedeni büyüyen uterusun mesaneye baskı yapması nedeniyle az miktarda idrarı tutmanın bile çok güçleşebilmesidir. Güç içerisinde hızla tuvalete erişemeyeceğiniz yerlere giderken sıvı alımını azaltmanız geçici olarak size yardımcı olsa da, bu durumda akşam sıvı alımını artırmanız gerekir. Bu da gece boyunca sık sık tuvalete gitmenize yol açacağı gibi, yatağı ıslatmanıza da neden olabilir!

İdrar kontrolünü artırmaya yarayan kasları güçlendiren Kegel egzersizlerini yapmak için hamile kalmayı beklemeyin, hemen bu egzersizi yapmaya başlayın. Hâlihazırda hamileyseniz, egzersizi yapmaya devam ederken, ani idrar kaçırmalarına karşı tedbir olarak bir ped kullanabilirsiniz.

Baba adayına not: Kegel egzersizlerini eşinize hatırlatın, sonuçtan siz de çok memnun olacaksınız!

12- BACAKLAR
Hamilelik sırasında ve özellikle de hamileliğin son döneminde bacak krampları sık yaşanır.

Hamile kadınların yaklaşık olarak yarısı bacaklarda kas spazmları yaşar ve bu spazmlar akşam saatlerinde daha fazlalaşır.

Uyku sırasında bacakların gerilmesi krampı tetikleyebilir. Kramplar özellikle uyluk ve baldırlarda meydana gelir.

Bacak kramplarının hamilelikteki kilo alımı, dolaşımdaki değişimler ve kalsiyum veya magnezyum alımının yetersizliğinden kaynaklanabiliyor olduğu düşünülmektedir.

Büyüyen bebeğin bacaklara giden sinirler ve kan damarlarına baskı yapması da söz konusu olabilir. Bu baskı ya da sıkıştırma bacak kramplarına yol açabilir.

Hamileliğin son dönemlerinde bacaklar ve vajinada varisler sıklıkla görülür. Çoğu durumda varislere bacak ve pelvik damarlardaki basıncın artması ve kan hacmindeki artış yol açar.

Düzenli egzersiz; ayaklarınızı yükseğe uzatarak dinlenme; destekleyici çoraplar (varis faydalı olabilir. Bacak kramplarınız çok şiddetliyse veya uzun süre devam ediyorsa doktorunuza danışın. Doktorunuz ilave mineral takviyeleri ya da ilaç önerebilir.

Baba adayına not: Bilgisayarın başından hemen kalkın ve eşinizin ayaklarının altına birkaç yastık yerleştirin!

13- AYAKLAR
28-30. haftalar civarında vücut sıvıları artarak ayakların da şişmesine neden olur. Bu da mevcut ayakkabılarınızın ayaklarınızı sıkmasına yol açabilir. Kendinize rahat yeni bir çift ayakkabı alın ve her fırsatta ayaklarınızı yüksek bir yere uzatın. Elleriniz veya yüzünüzde çok fazla şişme olursa preeklempsi riskini ekarte etmek üzere doktorunuzla görüşün.

Gebelikteki kan hacmi ve damar geçirgenliğinin artması ile ayak ve bacaklarda görülen ödeme karşı yapabilecekleriniz: Bol sıvı alın, tuz alımına dikkat edin. Kesin bir tuz kısıtlaması değilse de tuzlu çerez, işlenmiş gıdalar, şarküteri gibi aşırı tuzlu yiyecekleri tercih etmeyin.

Uzun süre ayakta durmak, oturmak ya da güneşte kalmak ödemi artırabileceğinden, gün ortasında 11.00–16.00 arası doğrudan güneşte kalmaktan sakının, kısa yürüyüşler yapın ve yatarak ayaklarınızı yükseltin.

Baba adayına not: Güzel bir ayak masajı onu nasıl rahatlatır bilseniz... “Ayak masajı da nedir” mi? Bunu öğrenmek için çaba göstermiş olduğunuzu görmek onu iki kat sevindirecektir!

14- TIRNAKLAR
Hamilelikte, saçlar gibi tırnaklarda da önemli değişiklikler olur. Fazladan salgılanan hormonlar tırnakların daha güçlü olmasını ve daha hızlı uzamasına neden olur. Ancak bazı kadınlarında hamilelik sırasında tırnakları daha kolay kırılır. Tıpkı saçtaki değişiklikler gibi, tırnaklardaki değişiklikler de kalıcı değildir. Hamilelik sırasında tırnaklarınız kolay kırılıyorsa, tırnaklarınızı kısa kesin ve oje, parlatıcı gibi kimyasal maddeleri kullanmayın.

Baba adayına not: O göbekle ayak tırnaklarını kesmesi kimbilir ne zor olur, düşünsenize... En azından bunu teklif etmeniz bile hoşuna gidecektir, emin olun.
www.aile.org